Ana Sayfa»
Erzurum Çifte Minareli Medrese Tarihi Bilgi
Erzurum Çifte Minareli Medrese Tarihi Bilgi
Çifte Minareli Medrese Erzurum'un sembolü haline gelen bir Selçuklu eseridir. Genelde 13'üncü yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı Hanedanları'ndan Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceği düşüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Yaklaşık 35x46 m boyutlarında olan medrese iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medreseler grubunun en önemli örneğidir. 26x10 m ölçülerindeki avlusu, dört yönden revaklarla çevrilidir. Avlunun her iki tarafında öğrenci ve öğretmen odaları sıralanmaktadır. Medresenin zemin katında on dokuz, birinci katında ise on sekiz odası bulunmaktadır. Girişin batısındaki kare mekân, mescid olarak kullanılmıştır. Güneyde ana eyvanla birleşen, altında mumyalığı bulunan kümbet, Anadolu'da çağdaşları arasındaki en büyük türbe olma özelliğine sahiptir. Gövdesi on iki köşeli olan kümbet dıştan külah, içten kubbe ili örtülüdür. Saçağı, süsleme şerit ve silmelerle bezenmiştir.
Çifte Minareli Medrese'nin özellikle taç kapısında bulunan bezemeler, Selçuklu taş süslemesindeki derinliğin ve estetik anlayışın muhteşem örneklerini oluşturmaktadır. Bezemelerde ağırlıklı olarak bitkisel ögeler kullanılmıştır. En çok palmet ve rumi motifleri kullanılırken, her ikisinin de birbiri ile uyumu dikkat çekmektedir. Taç kapının batı tarafına Orta Asya Türkleri'nin simgesi olan çift başlı kartal, ağzı açık iki yılan ve dilimli yapraktan oluşan hayat ağacı işlenmiştir. Doğu tarafında bulunan simetriğinde ise yaprak ve kartal işlemesi yer almamaktadır. Taç kapının iki yanında yükselen sırlı tuğla ve tuğla ile örülü, motiflerle bezeli minareler göz kamaştırıcı bir estetik anlayışı sunmaktadır. Minareler, şerafelere kadar yapılmıştır. Minarelerde turkuaz rengiyle dikkat çeken panonun içinde Arapça "Allah" yazmaktadır. Osmanlı padişahlarından 4. Murad'ın emri ile bir süre "Tophane" olarak, daha sonra da "Kışla” olarak kullanılan medrese, 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi, günümüzde ise hem müze hem de resim sergi salonu olarak hizmet vermektedir.
Çifte Minareli Medrese Erzurum'un sembolü haline gelen bir Selçuklu eseridir. Genelde 13'üncü yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı Hanedanları'ndan Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceği düşüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Yaklaşık 35x46 m boyutlarında olan medrese iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medreseler grubunun en önemli örneğidir. 26x10 m ölçülerindeki avlusu, dört yönden revaklarla çevrilidir. Avlunun her iki tarafında öğrenci ve öğretmen odaları sıralanmaktadır. Medresenin zemin katında on dokuz, birinci katında ise on sekiz odası bulunmaktadır. Girişin batısındaki kare mekân, mescid olarak kullanılmıştır. Güneyde ana eyvanla birleşen, altında mumyalığı bulunan kümbet, Anadolu'da çağdaşları arasındaki en büyük türbe olma özelliğine sahiptir. Gövdesi on iki köşeli olan kümbet dıştan külah, içten kubbe ili örtülüdür. Saçağı, süsleme şerit ve silmelerle bezenmiştir.
Çifte Minareli Medrese'nin özellikle taç kapısında bulunan bezemeler, Selçuklu taş süslemesindeki derinliğin ve estetik anlayışın muhteşem örneklerini oluşturmaktadır. Bezemelerde ağırlıklı olarak bitkisel ögeler kullanılmıştır. En çok palmet ve rumi motifleri kullanılırken, her ikisinin de birbiri ile uyumu dikkat çekmektedir. Taç kapının batı tarafına Orta Asya Türkleri'nin simgesi olan çift başlı kartal, ağzı açık iki yılan ve dilimli yapraktan oluşan hayat ağacı işlenmiştir. Doğu tarafında bulunan simetriğinde ise yaprak ve kartal işlemesi yer almamaktadır. Taç kapının iki yanında yükselen sırlı tuğla ve tuğla ile örülü, motiflerle bezeli minareler göz kamaştırıcı bir estetik anlayışı sunmaktadır. Minareler, şerafelere kadar yapılmıştır. Minarelerde turkuaz rengiyle dikkat çeken panonun içinde Arapça "Allah" yazmaktadır. Osmanlı padişahlarından 4. Murad'ın emri ile bir süre "Tophane" olarak, daha sonra da "Kışla” olarak kullanılan medrese, 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi, günümüzde ise hem müze hem de resim sergi salonu olarak hizmet vermektedir.